The Blend’in içine girince, bu yüksek tavanlı ve geniş mekana, salonda yükselen ve salonu üç koridora bölen sütunlar nedeniyle hemen hakim olamıyorsunuz. İlk girdiğinizde sizi, içinde eski puro kutularının olduğu bir vitrin karşılıyor. En üstte duran 1900’lü yıllardan kalan ve 2012 de bir müzayedede alınan ve dönemin önemli beyzbol oyuncusu Hans Wagner’a ithaf edilen bir puro kutusu. Kutunun yanındaki açıklamada, kutunun şu anki değerinin yaklaşık $4bin-$6bin arası olduğundan bahsediliyor. Mekanda yol aldıkça, sütunların oluşturduğu koridorlara yerleştirilen ve oldukça rahat olan divan ve berjerlerin arasından yürüyorsunuz ve arka tarafta oldukça uzun bir Amerikan bara ve onun arkasında Humidor odasına erişiyorsunuz. Ben gittiğimde Davidoff’dan yeni stoklar gelmiş ve yerleştiriliyordu. Humidor görevlisi ile biraz sohbet ettikten sonra, daha evvel denemediğim bir puro olan, Nat Sherman Sterling Selection Dalias’ı alarak mekanın tam ortasında sayılabilecek oturma grubundaki bir berjere oturdum. Eşlik etmesi için de bir Old Fashioned sipariş verdim. Puro seçimi sonrası hemen, puromu kesip, yakmak istediler ama ben bu servisi açıkçası biraz gereksiz bir teferruat olarak görüyorum. Puro tüttürücüsü öyle bir mekana geliyorsa, kendi purosunu kendi kesip yakmalı, diye düşünüyorum. Bilmiyorsa, öğrenmek için yardım tabii ki isteyebilir ama sonrasında artık kendi kesebilmeli ve yakabilmeli.